8 Mayıs 2010 Cumartesi

Splinter Cell: Conviction (İnceleme)

Sıklıkla ziyaret ettiğim yerli/yabancı tüm oyun forumlarında şu tip postlara rastlamışımdır: FPS (First person shooter) mi yoksa TPS (Third person shooter) mi? Tartışma örselenirse absürdleşip Kenan İmirzalıoğlu mu Kıvanç Tatlıtuğ mu kıvamına gelebilir ama benim yanıtım her zaman TPS'dir. Piyasaya çıkan her 4 FPS'den 3'ünün ABD-Rus savaşını işlemesi, aynı senaryoları ısıtıp ısıtıp önümüze getirmesi bu düşüncemin altında yatan temel etken olmalı. Zira; çoğu TPS tek kişi üzerine kurgulanmış daha orijinal, özgün fikirleri ele alır ve kendi kahramanlarını yaratır. Bir Max Payne'in yeri ayrıdır bende. Isaac Clarke'ın Ishimura'da yaşadığı korkuyu iliklerime kadar hissetmişimdir. Kratos'la Tanrılara meydan okurken kendimden geçmişimdir. Hepsi apayrı hikayelerle konuk oldu evlerimize ve parmaklarımızda birer fenomene dönüştü.

Splinter Cell serisi benim için bir Metal Gear serisi kadar kült değil ama yeni eklemeler içeren Conviction 'özünden saptırılıyor' eleştirilerini kesinlikle hak etmiyor. Öncelikle bu oyun bandrolünde yazdığı gibi stealth action (gizli macera) değil. Chaos Theory yada Double Agent için bu ifadeyi kullanabiliriz ama Conviction da yapımcılar gizlilik büyüsünü korumakla birlikte oyunu saklan-siper al-ateş et hareket üçlemine sokup resmen aksiyona kaydırmışlar, bahsini ettiğim tenkit mevzusu budur. Açık/kapalı alanlarda konuşlandırılmış kutu, duvar, araba vb. gereçlerle siper almanın önemi artırılmış. Düşmana görünmediğimiz yerlerde ekranın kararması olayı yine devam ediyor ama stealth etiketi diğer oyunlarda olduğu kadar dominant görünmüyor Conviction'da... Son yıllarda birçok oyunun özünü terk etmesinin altında hep aksiyon yaratma ihtiyacı var. Resident Evil beşlemesinde ilk 3 oyun horror temasıyla kendi fanlarını yaratırken son 2 oyun salt aksiyona dönmüş ve epey tepki toplamıştı. Conviction'da aksiyona kayışın en büyük ve kanımca en makul sebebi; kızının ölümünün perde arkasını araştıran ve psikolojisi şekilden şekle giren bir babanın yaşadığı trajik olaylar zinciri... Önümüze böyle bir senaryo dayayıp 'al işte yönlendir' diye Sam Fisher'ı bizlere emanet ediyorsan bu kadar aksiyon az bile...

Sam Fisher bir kaza sonucu öldüğünü düşündüğü kızının aslında organize bir kumpasa kurban gittiğini öğreniyor ve ardındaki gizleri öğrenmek için yola koyuluyor. Hikayeyi biraz açmak isterdim ama konuştukça gaza gelen bir bünye olarak ağzımdan spoiler kaçma ihtimali üzerine susmak en iyisi... Sadece şunu söyleyebilirim; olaylar zinciri o kadar farklı gelişiyor ki yaşanan her gelişmeden sonra ters köşeye yatıyorsunuz, düşündüklerinizin sürekli tersi çıkıyor ve bir süre sonra fikir yürütmeyi bırakıyorsunuz.

Kahramanımız Sam'i kim modellediyse eline sağlık. Karşımıza 10 yıl daha yaşlanmış çıkan Sam'in ak düşmüş saçları, kirli sakalı, üstündeki basit sweet'i hatta sol bileğine sarılı bandajına kadar üzerinde ince işçilik var. Seslendirme yine Michael Ironside'a ait. Kızını kaybetmenin verdiği üzüntü, kafasındaki bilinmezliklere bir an evvel yanıt bulma çabası, bazen ne yapacağını kime inanacağını bilememezlik duygusu Sam'i müthiş bir sinir harbi içerisine sokmuş. Conviction'daki yeniliklerden interrogate'in doğuş noktası da burası. Nedir interrogate derseniz türkçe manasından da (sorguya çekmek) anlaşılacağı üzere Sam'in köşeye sıkıştırdığı ve zorlama yöntemlerle bilgisine başvurduğu düşmanlarından yeni bilgi alma yöntemi. Sam önce düşmanını kolundan veya boynundan kavrıyor, sonra sorgu başlıyor. Karşınızdakiler amiyane tabirle ötmemekte diretirse o anda ilgili tuşa basarak düşmana gerçek zamanlı şiddet uygulamaya başlıyorsunuz. Boğazlama, yumruk atma gibi ilkel yöntemlerin yanı sıra çevrenizdeki eşyaları kullanarak kafasını pisuvarlara vurma, masaya çarpma gibi daha sert uygulamalara geçebiliyorsunuz. Sam oyunun her karesinde acayip sinirli, siz siz olun interrogate yaparken fazla gaza gelmeyin.

Oyundaki yeniliklerden bir diğeri de mark and execute özelliği... Özellikle kalabalık gruplara karşı işe yarayan bu yöntemde önce öldürmeye karar verdiğiniz düşmanların üzerine işaret koyuyorsunuz sonra tek tuşla Sam'in kurbanlarını alt etmesini izliyorsunuz.

Düşmanların bizi fark ettiklerinde alarma geçmelerini sağlayan ve son derece saçma bulduğum last known position olayına hiçbir anlam veremedim. Anlattığım gibi; düşman sizi fark ettiğinde bulunduğunuz noktada bir silüetiniz çıkıyor ve ona göre peşinizden koşturuyorlar. Yapımcılar maksat incelik olsun diye mi eklemiş bunu bilmiyorum ama last known position zaten aptallaşan yapay zekayı iyice yerin dibine sokmuş. Zira; silüetiniz belirdiğinde tüm düşmanlar aynı noktaya ilerliyor ve ''Ulan bu adam başka yere kaçmış olabilir. Haydi dağılalım, diğer mekanlara da bakalım'' demek kimsenin aklına gelmiyor.

Oyunda execute çeşitliliği bol miktarda mevcut. Yani silah kullanmak, mark and execute yapmak dışında düşmana arkadan gizlice yaklaşıp silah kullanmadan gırtlaklamak, boruya tırmanırken altınızda kalan düşmanın tepesine atlamak veya pencere kenarındaki düşmanı tutup dışarı fırlatmak gibi türlü ölüm modları söz konusu...

Grafiklere bakarsak; mekan çizimlerinin tatmin edici olduğunu söyleyebilirim. Fakat Sam Fisher'ı bir kenara bırakırsak diğer karakter modellemelerini pek beğenmedim. Kılık kıyafet tamam da özellikle saç ve yüz estetiğinde hiç detay yok. Yüzeysel geçilmiş.

Yapımda Sam Fisher'ın geçmişte yaşadığı olaylar video olarak duvar, asansör vb. cisimlerin üzerinde flash back olarak yansıtılıyor. Yine ifa edeceğimiz görevler de bu cisimlerin üzerine yansıtılıyor ki; bu iki anektod Conviction'a sinematik bir hava katmış. Silah çeşitliliği fena değil. Pistol (Five-seven, P 228, Desert Eagle...), machine pistol (Skorpion...), submachine gun (MP5 N...) ve assault rifle (SC 3000, M468, AK 47..) sınıfında işinizi görecek aletler envanterimizde mevcut. Bomba tiplerinden de frag, flash, stick cam var ve bu materyalleri check-point noktalarında geliştirme imkanına sahibiz. Oyunun co-op ve multiplayer modlarının mevcut olduğunu, PS3'e çıkmayacağını (zira bekleyenler var) belirterek perdeyi kapatalım.

Tamamen PC odaklı yapmış olduğum değerlendirme neticesinde karaktere hayranlığım ve senaryonun gidişatı Splinter Cell: Conviction'ı edinmek için yeterli görülmüş, tarafımdan beğenilmiştir. Orta direk bir sisteme sahipseniz Sam Fisher'la mutlaka yüz yüze gelin.

Mclaren

Hiç yorum yok: