31 Mayıs 2010 Pazartesi

Alpha Protocol'e Düşük Not


Üç gün önce piyasaya çıkan ve bu hafta blogda incelemeyi düşündüğüm action rpg oyunu Alpha Protocol'ün oyun dünyasından aldığı notlar iştah kabartıcı (!) En yüksek notu 10 üzerinden 7 ile Eurogamer vermiş. Gametrailers 6.4, Gamespot 6, VideoGamer notu 6... Kaliteli yapımlara hasret kaldığımız yaz öncesi dönemin 'günü kurtarsa yeter' dediğim oyunlarındandı. Final sınavlarıyla kafayı bozduğum şu günlerde var olan şansını tamamen kaybetti Alpha Protocol. Oynarsak daha ayrıntılı yazar, çizeriz.

28 Mayıs 2010 Cuma

Fransa'ya Kaptırdık


Defne Samyeli’nin temiz sunumuyla kendimizi, niyet ve hedeflerimizi iyi anlattığımızı düşünüyorum. İki büyük kozumuz vardı, mesajlarda o noktalara vurgu yapıldı, altları çizildi. Hükümet 920 milyon avroluk garanti teminatıyla organizasyonu her halükarda destekleme sözü verip 2016’ya kadar stad, ulaşım ağı başta olmak üzere yaklaşık 20 milyar euro’luk yatırımı öngörürken Erdoğan’ın Brezilya’dan, Gül’ün bizzat Cenevre’den hitabı bu teminatın birinci ağızdan ıspatı açısından önemliydi. Bir yıllık hazırlık aşaması ve önümüzdeki 6 yılın planlaması görsel verilere ek olarak iki liderin ağzında yeniden vuku buldu. Sarkozy’nin gidişini komple politik buluyorum. Platini, Sarkozy’i tüm komite üyeleriyle tanıştırmış, aynı nezaketi Gül’e göstermemiş. Bu toka olayı ve Şenes Erzik’in ‘’Üyelerin ikisi dışında tamamı AB üyesi ülkelerdendi’’ cümlesi lobi faaliyetlerindeki başarısızlığımızı özetlemekle birlikte benim Platini korkuma da bir yerde tercüman olur. Türkiye’nin henüz bu organizasyona ev sahipliği yapmaması, genç nüfusu, futbol sevgisi, açlığı tanıtım videolarının ana temasıydı. Az ve öz ‘’Çok istiyoruz’’ diye bağırdık.

Stat konusunda Fransa ve Türkiye eşit, statları yetersiz modernizasyon nedeniyle okey alamayan İtalya biraz daha geride görünüyordu. Fransa zayıf tarafımıza çalıştı. Ulaşım imkanlarını, ülke güvenliğini ön plana çıkardı. Zidane, Karembeu, Djorkaef gibi eski yıldızlarını Cenevre’ye getirip reklam/propaganda portfoyünü genişletti. Maalesef biz kendi yıldızlarımızı kullanmayı akıl edemedik. Şenes Erzik'in ‘’6 kişiden oy bekliyordum 6’sı da verdi’’ dediği bir ortamda tarafsız olduğunu iddia eden Platini’nin nasıl kulis yaptığını, makam gücünü nasıl kullandığını kafamda az çok şekillendirebiliyorum ama bu da işin doğası.

Züğürt tesellisi olsa da kaybedilen bir şey yok. Gül ‘’Ne olursa olsun bu yatırımlar söz verildiği gibi yapılacak. Türkiye için, vatandaşlarımız için’’ diyerek umut verdi. İnşallah verilen sözler tutulur da alt yapısı daha sağlam bir ülke olarak 2020 ve sonrası için daha iddialı bir aday profili çizer bu ülke.

27 Mayıs 2010 Perşembe

10 Örnekle Phoenix'in (Y)Alan Savunması

Phoenix'in iç saha maçlarında uyguladığı ve pek başarılı olamadıkları alan savunmasının delik deşik edildiği 10 pozisyonu derledim. Tamamı 4. maçtan. Görüntüleri video kaydından screen shot'larla almaya çalıştığım için ( biraz teknoloji özürlüyüm) bir çözünürlük problemi olabilir. Fakat çeşitli işaret ve sembollerle daha anlaşılır olacağını düşünüyorum.


1. İlk pozisyon yukarıdaki 4 fotodan ibaret. Birinci karede Amare tarafından kontrol altına alınan (!) Gasol yüksek posta çıkıp (Şekil 1.1) topla buluşuyor. Kobe kokuyu alıp direkt o bölgeye doğru hareketlenirken Gasol pas yerine tercihini içeri dribling yapmaktan yana kullanıyor (Şekil 1.2). Bu sırada Frye yarım daireden öne biraz erken fırlayınca ve Amare diğer tarafa bakan kanatta Odom'u fark edemeyince Gasol tek hareketle 4 beyaz formalıyı oyundan düşürüp servisi yapıyor.

2. Bu pozisyonda Phoenix, Nash ve J-Rich'i öne atıp 2-3 zone uygularken yanına yeşil çarpı koyduğum (Şekil 2.1) Artest 0 tandemin arasına girerek savunmanın dengesini alt üst etmekte. Artest, Odom'dan pası alırken öndeki ikilinin nasıl kapandığına dikkat edin (Şekil 2.4) Keza, buraya kadar sorun yok. Fakat Artest topu havaya kaldırır kaldırmaz Nash/J-Rich ikilisi bir anda müdafayı bırakıp (olası bir pas tehdidinden dolayı olabilir ama Artest'in bulunduğu konuma bakarsak pek mantıklı görünmüyor) yana hareket ediyor ve boşluğu bulan Artest, Frye'ın üzerinden şutu gönderiyor.


3. Aşağıda yine 2-3 alan savunması var. Artest tepeden Kobe'yi görüyor (Şekil 3.1). Kobe topla buluşur buluşmaz Frye'ın öne çıkışıyla arka alan boşalıyor (Şekil 3.2) ve içeride savunma özürlü Amare'den daha iyi pozisyon alan Gasol'e sadece Kobe'nin asist hanesine işlemek kalıyor. Bu arada uzak noktada Fisher bomboş.


4. Top Bynum'ın elinde ve sırtı dönük (Şekil 4.2). Kendisi için potaya uzak sayılabilecek bir noktada ama Dragic nedense yardıma gitmekte kararlı (Şekil 4.3). Tabi arkada Kobe'yi boş bıraktığının farkında değil (Şekil 4.3)...


...Kobe top isterken Dudley bir hışımla o noktaya yetişiyor (Şekil 4.4) fakat Dragic'in yardımından sonra Suns hala sete oturabilmiş değil ve bir kişi hala boşta (Şekil 4.4). O kişi de pota altından çizgiye doğru hareketlenen ve Kobe'nin pasında dipten cezayı kesen Shannon Brown'dan başkası değil (Şekil 4.6)


5. Diziliş hatası. Kobe diğer uçta bomboş (Şekil 5.1). Odom pası attığında devamını zaten hatırlıyorsunuz (Şekil 5.3)


6. Top Fisher'da (Şekil 6.1). Birazdan kadraja girecek olan Artest'e yollayacak topu (Şekil 6.2) Fakat ben dikkatinizi önce Şekil 6.1'e çekmek istiyorum.

1. Amare ve R.Lopez şu an kimi tutuyor?
2. Kobe içerden dışarı kat ederken Grant Hill (yeşil çarpı) ne yapıyor?

Artest topu aldı (Şekil 6.2). Kobe-Hill arasındaki mesafe malum. Çizili oku izliyor (Şekil 6.2) ve Kobe cezayı kesiyor (Şekil 6.4).


7. Tipik alan paylaşım hatası. Nash tepede Odom'a yaklaşırken Kobe'yi dip çizgide boş bıraktığının farkında değil (Şekil 7.3). Odom topu o noktaya indirirken Amare, Kobe'yi karşılamaya (!) gidiyor ve Gasol'e çarpıp faul yapıyor (Şekil 7.4).



8. Alan savunmasının basit bir penetre/post karışımıyla yerle bir olduğu ana tanıklık edeceğiz şimdi. Kobe çaprazda topu eline almış. Karşısında Nash var. Haliyle içeri zorluyor (Şekil 8.2) ve potayla arasındaki mesafeyi daraltıp şutu gösterdiği an Gasol'ü kontrol eden Frye'ı hamle yapmak zorunda bırakıyor ve o şut fake'i bir anda Gasol'ün smacıyla asiste dönüşüyor (Şekil 8.5).




9. Kobe topu alır almaz yine dip çizgiye doğru yürüyor (Şekil 9.2). Karşısında Dudley var. Dudley'i tamamen geçip içeri penetre gösterse Frye'ın karşısına çıkma hamlesine anlam verebilirim. Fakat Kobe'nin girme niyeti yok, şutu kaldırmış. Frye neden Dwight Howard'lığa soyunup o mesafeden bloğa gider (Şekil 9.3) ve ortayı boşaltıp Odom'a koridor yaratır (Şekil 9.3), anlamak güç.



10. Alan savunmasında bire bir adam markajı yapılmadığından rakibe hücum ribaundu verme riski her zaman mevcuttur. Aşağıda olduğu gibi. Farmar'ı Amundson karşılıyor (Şekil 10.1). Dragic'le adam değişince S. Brown'ı tepede yalnız bırakıyorlar ( Şekil 10.2) Shannon topu Farmar'dan alır almaz önündeki penetre koridoruna serbest dalış yapıyor (Şekil 10.3)....


... Potaya doğru yürürken yarım daire civarında Bynum'ı kontrol eden Frye mecburen bloğa zıplıyor (Şekil 10.5) ve içeride boşa çıkan Bynum'a sadece girmeyen turnikenin ribaundunu alıp içine vurmak kalıyor (Şekil 10.7)



24 Mayıs 2010 Pazartesi

Phoenix Uzattı

Staples Center’daki maçlar da gösterdi ki; Phoenix’in ayak direyebilmesi için pota altında dengeyi kurması gerekiyordu. Alvin Gentry dersine iyi çalışmış ve oyuncularını Amare’yi devreye sokmaları konusunda tembihlemiş. Nash’in tepeden başlattığı pick and roll'lerde perdeden sonra aldığı topu orta mesafeden bitirmeyip potaya yürümeyi tercih eden Amare bu çabasının ödülünü ilk 4 dakikada 9 sayıya ulaşarak aldı. Bunu yaparken topla içeri giren rakibi karşılama ve hamle sırasında kendini faulden sakınma konusunda sabıkalı Bynum’ı da 2 faulle devre dışı bıraktı. Suns taraftar desteğiyle havaya girerken Lakers o rüzgara Kobe’nin bireysel şovuyla yanıt verdi. Bire birlerde karşısında savunmacı yokmuş gibi davranan Kobe’nin şut ritmi yardım geldiğinde de bozulmadı. 10’da 8 ile başlayıp ilk maçtan kesitler sundu.

Maçın en ilginç noktası hiç kuşkusuz Phoenix’in 3.5 çeyrek boyunca vazgeçmeden yaptığı alan savunmasıydı. Maçtan önce biri gelip ‘’Suns üç sayı çizgisinin gerisinden 5/20 atıp, alan savunmasıyla maç kazanacak’’ deseydi o kişinin akıl sağlığından şüphe ederdim. Sadece şunu söyleyebilirim: Phoenix bugün galibiyet kritiği yaparken alan savunmasının karşısına tik atarsa büyük hata eder. Bu maç iki guard’ı tepeye konumlandırıp 2-3 dizilimiyle uyguladıkları zone defense’nin başarısı değil alan savunmasına karşı hücum edemeyen Lakers’ın ikramıdır. Üçgen hücumun karakteristiği sahadaki beşin toplu/topsuz sürekli bir hareket içerisine girmesi ve topun verimli şekilde dolaştırılmasına özüne dayanır. Arka alandaki cılız paslaşmalar, topun bir türlü Gasol’e inmemesi Alvin Gentry’yi bugün zone ısrarında haklı (!) çıkarmıştır. Fakat yinelemekte fayda görüyorum: Phoenix’in iyi yapıyor göründüğü bu alan savunmasının makyajı önümüzdeki maçlarda akabilir.

Maça agresif başlayan Amare ikili oyunlardaki bitiriciliğinin yanı sıra Gasol’e karşı dribling üzerinden de üretime devam etti. Nash’in servisleriyle korna çaldığında 20’yi bulan Robin Lopez piyangosuyla 4 gündür eleştiri konusu oldukları pota altında denge sağlanmış oldu. Burada 7 dakikada 4 faul yapan Bynum’la dışarıdan bol bol çember döven Odom’un katkılarını (!) atlamamak gerek. Kutsal Çemberler’de Zen’den, sakinlikten bahseden Phil Jackson’ın sabrını denedi bugün bu ikili. Bynum’ın absürd faullerine alıştık alışmasına da uzun rotasyonu iyice daralırken Odom’un yaptığı şu 5. ve 6. faullerin gerçekten izah karşılığı yok.

Phoenix için bench katkısı anahtar faktörlerden biriydi. Beş yedeğinden 21’de 3 isabetle 15 sayı bulabildiler fakat daha kötü bir Lakers bench’iyle olası facia nötr’lendi. Ruhunu LA’de bırakan Odom, garbage time’ların parlayan adamı Farmar ve maç Türkiye’de oynansaydı türlü şiddet/küfüre maruz kalması kuvvetle muhtemel S.Brown aktif yatıştaydı bu sabah. Kobe ve Gasol üzerindeki yığılmayı sırf Fisher’ın şut performansıyla azaltamazlardı. Artest’teki kıpırtı daim olsaydı belki şu an farklı şeyler konuşuyor olabilirdik.

Gecenin rakamları;

Hücumlarda bu sefer temastan kaçmayan Phoenix ilk yarıda 20 serbest atış kullanırken Lakers aynı süre içerisinde çizgiye 2 kez gitti. İki takımın oyun anlayışı daha iyi özetlenemezdi. Amare’nin gölgesinde kalan J-Rich çaktırmadan 19’u buldu. Seride 126 sayı ortalama ile oynayan Lakers 110’un altına düştü. Kobe asist rakamlarında üst üste ikinci kez çift haneli rakamları gördü. Frye üç maçın toplamında 22’de 3 atarak bu alanda bir rekor varsa bilsin ki onu kırmaya doğru gidiyor.

Doğudaki senaryo bu sabah tekerrür etseydi NBA için 2010 ‘’The most disappointed’’ damgasıyla tarih sayfalarındaki yerini alacaktı. Phoenix tatmin etmedi, 4-1 Lakers fikrimi değiştirmedi ama bugün bir duruş sergiledi. Lakers hasta yatağından kalkacak mı? Phoenix uzatacak direnci gösterebilecek mi? Bunu da iki gün sonra öğreneceğiz.