20 Mayıs 2010 Perşembe

Kopenhag'da Arsenal'i Tutan Taraftarın Başkanı Söylüyor Bunları...

Canı yanmış kulüp yöneticilerinin türlü psikolojik yön değiştirmelerine sahne oldu bu ülke futbolu. Kimi hakeme kızdı, ayak üstü kulüpler birliği başkanlığını bıraktı(!) Kimi penaltımız verilmedi diye takımını sonraki maçlara PAF takımıyla çıkardı(!) Kimi bilmem X istifa etmezse biz de önlemimizi alırız diyerek federasyona kafa tuttu. Aziz Yıldırım’ın dünkü basın toplantısından çok malzeme çıkar ama Fenerbahçe’nin durumundan öte beni iki konu bağlar. Birincisi; ''Ortada bir suçlu varsa o suçlu benim’’ diyerek başladığın toplantıda Rüştü’nin performansına şaibeli demek üzerinde oturduğun makama yakışmadı. Nerede ıspat? Nerede delil? Elinde belge olmadan, sözüm ona telefon kayıtlarıyla Rüştü’yü töhmet altında bırakmak neyin nesi? Yanlış anlaşılmasın, Rüştü'yü savunmuyorum fakat ortada kanıt varsa hakkını arayacağın yer herhalde toplantı salonu olmamalı! Çıkar, ilgili makama başvurursun. Faturayı başkalarına kesmenin, Mete Düren'e prosedür öğretmenin manası yok.

İkincisi; Fenerbahçe’ye karşı basında aleyhtarlık yapılıyormuş. Ben daha dün Arsenal-Galatasaray Uefa finali oynanmadan evvel Saracoğlu’nda Arsenal atkısıyla gezen, ‘’Seninleyiz Arsenal’’ pankartı açan Fenerbahçeliler olduğunu biliyorum. Beşiktaş’ın 8-0’ını ti'ye alan, Cimbom’un Uefa şampiyonluğunu ‘’Yahu kimlerle oynadılar ki? İşte Bologna, Dortmund…Pehhh!’’ deyip geçiştiren gazeteci/yorumcular tanıyorum. Medyayı objektif olmamakla suçlarken altındaki gerekçeler iyi okunmalı. Biz Avrupa’da bile yabancıyı tuttuk, kendi renklerimize düşman olduk, antipatik olduk. Şampiyonluktan kopmuş Cimbom’un ‘Fener olmasın da kim olursa olsun’ temennisi bu topraklarda yalnız ezeli rekabetle açıklanamaz. Kin vardır içinde, ona Arsenal'i tutturacak düşmanlık vardır. Fenerbahçe ikinci gol için paniklerken Galatasaray işte bu yüzden yarım saatliğine Bursa olur. Kahve köşesindeki Beşiktaşlı beyazın yanına bir de yeşili koyar. Beşinci büyüğü istemez dediğim Trabzon canını dişine takar. Bu bir...

Cristian'ın Ankaragücü maçındaki gol sevinci, Avrupa'da olgunlaşması gerekirken çocuklaşan Emre'nin boğaz kesme hareketleri ve Volkan'ın topa poposuyla müdahale ettiği Galatasaray maçıyla Fenerbahçe kendi düşmanlarını yarattı. Antipatik oldu, isminin önüne anti koydurdu. Anadolu'dan şampiyon çıkarsa fena olmaz temennisi o andan itibaren Bursa sempatizanlığına dönüştü. Rengini sakınmadan belli eden, sütunlarını ona göre şekillendiren medya içimizdeki kini körükledi ve Bursa'nın şampiyonluğunu biz şampiyon olmuşuz gibi sevindirecek hale getirdi (doğru yada yanlış). Bu da iki...

İsyan etmeden önce ülkedeki medya/taraftar profilinin bu noktaya nasıl geldiğine bakalım. Sonra gerçekleri konuşmaya başlayalım Aziz Bey...

Hiç yorum yok: