30 Ağustos 2010 Pazartesi

Türkiye 65-56 Rusya



Milli takımın genetiğine kodlanmış savunma iç güdüsü ve bunun taraftar desteğiyle birkaç kademe daha yukarı çekilmesi yine galibiyeti getiren anahtar oldu. İkinci çeyrekte üç sayı çizgisinin iki-üç metre dışarısında iki guardın baskısıyla başlayan ve 2-1-2 ve 2-3 şeklinde değişkenlik gösteren alan savunmamız karşısında Rusya şaşkına döndü. Zone’u alışılmışın dışında biraz daha önde başlatıp rakibi potadan uzak tuttuk ve sağlıklı biçimde pas trafiği yaratıp, oyun kurmalarını engelledik. Dışarıdan istikrarlı şut sokan bir üç sayı silahı olmayan ve kısalarla penetre tehdidi yaratamayan rakibimizin bu sıkıntısı ekmeğimize yağ sürerken, yaptığımız savunmayı da maç boyunca iyi gösterdi. İkinci çeyrekte yalnızca 7 sayı bulabildiler ve 17-7’lik bu periyod skoru ile soyunma odasına giderken oluşan 11 sayılık fark sonraki dakikaları daha rahat oynamamızı ve Rusya’nın olası geri dönüşüne karşı kredi kazanmamızı sağladı.


İlk yarıda göze çarpan en ciddi sıkıntı; hücumda topu yeterince dolaştıramadığımız için yaşadığımız organizasyon problemiydi. Ruslar içeri fazla gömülünce bu Türkiye hücumlarını biraz daha dış şutlara bağımlı hale getirdi. Ender Arslan’ın biri top tam elinde patlamak üzereyken 9-10 metreden gönderdiği üçlük dahil olmak üzere gösterdiği müthiş şut performansıyla o süreci tolere ettiysek de rakip istediği gibi tempoyu düşürüp oyunu sürekli soğutarak ritm bulmamızı engelledi. Biraz vites artırıp, hücuma çıkışlarda daha hızlı ve agresif olabilseydik bu şablon dahilinde maçı çok daha erken koparabilirdik.


İkinci yarının başındaki 6-0’lık Rusya meltemi çift haneli farkın rehavetine dair ufaktan bir uyarı çaktı ama Rusların bu parlayışı saman alevi gibi sönüverdi. David Blatt’ın alan savunmasına karşı topu sürekli Ömer Aşık’a indirip boyalı alanı daha efektif kullanmaya başladık. Ömer Aşık dün akşam sahanın en iyilerinden biri olmakla kalmayıp Semih’le birlikte rakip pota altında büyük bir enkaz yarattı. NBA’de kötü bir sezon geçiren ve geçen yazki Eurobasket 2009 performansıyla hayal kırıklığı yaratan Hido’nun üçüncü çeyreğin sonunda yarattığı patlama da kuşkusuz galibiyetten öte, dün gece turnuvanın geri kalan bölümü için elde edilmiş en değerli kazanımdı. Son bölümlerde sorumluluk alan, maçın kırılmasına vesile olan üçlüğü sokan ve maça kötü başlamasına rağmen oyuna ağırlığını koyduğu 10-12 dakikalık periyodun sonucunda 14-3-3 gibi kabul edilebilir istatistikler yakalayan Hido’nun buradan ayağa kalkmasını bekliyoruz. Yine dün akşamki zone savunmada rakibe müthiş baskı uygulayıp takıma farklı bir enerji getiren Sinan’ın asist, top çalma gibi -istatistiklerin bile hakkını veremediği katkılarının yanına eklediği 10 sayılık hücum performansının da bu adamı iyice tadından yenmez hale getirdiğini belirtmeliyim.


Holden, Kirilenko ve Khryapa’nın yokluğunda hücum alternatifleri asgariye inen Rusya’dan daha fazlası beklenemezdi. 8-9 kişilik rotasyonla mücadele ettikleri için kriz anlarında hem bir yıldızın hem de kenardan gelip katkı yapabilecek ekstra bir elin ihtiyacını hissettiler. Yine de Porto Riko’yu geçtikleri için grup 3.lüğü adına en büyük aday konumundalar. Biz ise 1 günlük aranın ardından liderlik için Yunanistan’la oynayacağız. Yunan ekibinde Schortsianitis ve Fotzis’in cezaları sona erdi ve bize karşı forma giyebilecekler. O maçtaki en büyük merakımsa; Tanjevic’in bu maçta alan savunmasında ne kadar ısrarcı olacağı… Zira Yunanistan şut tehdidi daha kuvvetli, bünyesinde Spanoulis gibi delici bir penetre gücünü barındıran bir ekip. Ayrıca Fotzis ve Bourousis gibi orta mesafe şutu olup bize ters gelebilecek uzunlara sahipler. Rusya’nın zaman zaman gardımızın düştüğü son çeyrekte bulduğu üçlükler yaptığımız zone defansın sürekliliği konusunda birer uyarı olarak dikkate alınmalı. Zira; gruplarda elde edilecek birincilik ve ikinciliğin final ağacında ne kadar önem arz ettiğini çok iyi biliyoruz.

Hiç yorum yok: