3 Temmuz 2010 Cumartesi

Sniper Ghost Warrior (İnceleme)



Günümüz first person shooter oyunlarında yapımcıların çatışma ve aksiyon unsurunu körükleme arzusu otomatik, makinalı tüfek envanterindeki gelişim ve çeşitliliği beraberinde getirmiş, stealth etiketinin önemini yitirmesiyle sniper sadece sınırlı özel görevlerde kullanılan bir silah haline gelmişti. 2005 Rebellion yapımı Sniper Elite’den sonra bu türe dair, müdavimlerini kesecek kalitede bir devam oyunu yapılmadı. Piyasadaki boşluğun farkına varmış olacaklar ki; Polonya orijinli City Interactice iki sene önceki Sniper: Art of victory faciasından sonra elini bir kez daha taşın altına sokma ihtiyacı hissetti ve kullanımı en leziz silah türünü avuçlarımıza teslim edip Sniper Ghost Warrior’la yeniden merhaba dedi. Senaryosu, grafikleri yahut yapay zekası ne kadar çuvallarsa çuvallasın düşük profilli bir oyun firmasının nesli tükenmekte olan türü diriltme gayreti benden her şekilde geçer notu alırdı ve aldı. İncelemeye geçmeden önce hakkını teslim edelim.


Oyun Isla Trueno adında tamamen hayal mahsülü bir adada geçiyor. Merkezi yönetime darbe indirip kendi diktatörlüğünü ilan eden ve bölgede çeşitli uranyum faaliyetleri güden General Vazques’i durdurmak için görevlendirilmiş 4 kişilik mini bir askeri grubu yönetmekle yükümlüyüz. Tamamı farklı silah ve meziyetlerle donatılmış bu dört askerin her birine yine farklı görev noktalarında hayat verme imkanına sahibiz ki; oyunun en can alıcı noktasını oluşturuyor bu özellik. Örneğin; düşman kampına sızıp çalıntı data’ları ele geçireceksiniz. 1 kişi data’yı almakla görevli. Diğer 2 kişi görevi icra eden arkadaşı için etrafı gözetlemekle... Kalan 1 kişi de sniper’ıyla kuleden bu üçlüyü koruma altına almaya çalışıyor olsun. Önce çadıra sızan kişi oluyorsunuz, data’yı alıp çıkıyorsunuz. Tam görev tamamlandı derken düşman mevzilerinden sizi fark edip kısa süre içinde abluka altına alıyorlar. Ve siz o anda kimlik değiştirip kulede sniper’ıyla hazırda bekleyen askeri yönetmeye ve bu üçlüyü tepeden korumaya başlıyorsunuz. Bu olay aynı harekat içinde eş zamanlı gerçekleşiyor ve damaklarda müthiş bir tat bırakıyor. Tek eleştirim; 16 bölümlük oyunda bu çoğul görev paylaşımını sadece birkaç kez yapıyor olmamız.  


                                                                    ''Mermi hedefe yürürken''


SGW’da ön bakışta da söylediğim gibi gizlilik teması hakim. Ağaçlar, çalı dipleri saklanma ve siper alma adına büyük önem arz etmekte. Bazı görevlerde düşmana fark edilirseniz başarısız oluyor ve bir önceki check point noktasına gitmek zorunda kalıyorsunuz. Yine bazı yerlerde de izinizi belli etmeden ilerlemeniz isteniyor ve fark edilirseniz telsizden ‘’Üzgünüz, şimdi tek başınasın. Tavsiyemiz; çevrende ağır düşman grupları var. Dikkatli ol’’ şeklinde sinir bozucu bir gönderi alıyorsunuz. Bu hazin duruma düşerseniz bir tavsiye de benden: ‘’Ya bir yere gizlenin, kalın. Gizlenecek yer yoksa direkt düşmanın arasına girip harakiri yapın.’’ Çünkü karşınızdakilerin yapay zekası kapalı alanlarda bile sizi iğne deliğinden vurabilecek ölçüde keskin (Birazdan ayrıntılı değineceğim).


Yapım sniper üzerine konuşlandırıldığı için sniper kullanımı konusunda aklınıza gelebilecek tüm inceliklere oyunda yer verilmiş. Rüzgarın ne yönden ne şiddetle estiği mermini gideceği doğrultuyu, askerin nabız atış hızı ise silah tutuşunu direkt etkiliyor. En ilkelden moderne doğru; tekme/yumruk, bıçak, pistol, otomatik, sniper gibi silah ve ip/halat gibi alet edevat opsiyonlarına sahibiz. Lüks silahlar ne kadar dikkat çekerse çeksin gizlilik temalı bu oyunda bıçak ve susturucu takılı pistol grubu da bir o kadar önemli. Hatta tekme/yumruk bile…


Ada haritası oldukça geniş. Fakat bunun oyun içerisinde hiçbir önemi yok. Çünkü adanın istediğiniz her noktasına gidebileceğiniz hareket özgürlüğünü tanımıyor size City Interactive. Bu da parseli daraltıyor, keyif bozuyor. Ekranda gideceğiniz yönü ve hedefe kaç metre kaldığına dair imleçler var. Mecburen doğrultuyu takip edeceksiniz, ikinci bir yol opsiyonunuz yok.


Easy, normal, hard level seçeneklerimiz. Easy’nin avantajı sniper’ın zoom’unu açtığınızda rüzgar ve diğer tüm değişkenlerin hesaba katılarak merminin gideceği yönün otomatik tayiniyle sağladığı kullanım kolaylığı ve alarm halindeki düşmanın üzerine görünmelerini kolaylaştırmak adına yansıtılmakta olan kırmızı aydınlatma. Tercih size kalmış ama gerçekçi bir sniper deneyimi yaşamak isteyenlere tavsiyem; kesinlikle hard’ı seçin.


''Ve kafaya saplanırken''


Yapay zekada bir tutarsızlık söz konusu. Bazı yerlede dahice bazı yerlerde de aptalca davranabiliyorlar. Örneğin; nöbette duran bir askerin arkasından yürüyüp ensesinin dibinde bitiyorum. Adamın ruhu duymuyor. Fakat sniper’ımla kulenin tepesine çıkıp yere eğilerek siper alıyorum. Bu sefer de 100-120 metre uzağımda, görüşü tamamen kapalı düşmanlar eğildiğim yerde kuleyi sarmalayan ahşapların arasındaki iğne deliği büyüklüğündeki boşluktan sektirmeden peş peşe isabetli vuruşlar yapabiliyorlar. Ömer Üründül'ün tabiriyle ''enteresan''.


Oyun içi ve bölüm sonu videoları yetersiz buldum. Kayda değer tek görsel; orta noktayı düşmanın kafasına isabet aldığımızda tıpkı Max Payne’deki gibi kameranın mermiyi hedefe varıncaya kadar takip etmesi ve o müthiş vurulma anına tanıklık ettirmesi. Grafikler fena değil, buna rağmen yer yer kaplamaların sırıttığını görmek mümkün. Oyun, Güney Amerika kesimlerinde geçtiğinden düşmanlar aralarında bu tip yörelerde sıklıkla kullanılan İspanyolca’yı konuşuyorlar ve dialoglar bu açıdan bir yıldızlı pekiyiyi hak ediyor. İspanyolca bilmesem de aralarındaki konuşmalarda sürekli azılı düşmanımız Vazques’in ismini anıyorlar ki; bu da haybeye konuşmadıklarının göstergesi. Müzikler dialogların aksine çok zayıf. Alttan alttan bir gerilim müziği tutuyorlar ve o müzik belirli bir noktadan sonra tekrarlamalarla bayalık getiriyor. Son olarak hikayeyi yaratıcı bulmadığımı ve ilgi çekici hale getirmek için bir romandan ( Yaprak Dökümü) 5 sezonluk dizi çıkaran yurdum senaristlerine ihtiyaçları olduğunu söylemiştim. Şimdi keşke şunlar olsaydı deyip kendi alternatif sonlarımı sıralayarak spoiler yedirmek istemiyorum ama beklediğim ölçüde basit bir finalle sona erdi. Sağlık olsun…

Sniper olsun çamurdan olsun deyip tüm zaaflarına rağmen her FPS severin gözü kapalı oynaması gereken bir oyun. Finalin ne ve nasıl şekilde gerçekleşeceği ilk yarım saatin sonunda zihnen kurgulansa da 6 saat gibi kısa bir sürede (16 bölüm ama oyun süresi çok kısa) 2 oturumda bıkmadan oynadım. Her halükarda tavsiye edilesidir.


Mclaren

6 yorum:

SirEvo dedi ki...

Selam. :)
Maile cevap attım ama şimdi farkettim de İZLEYİCİLER yok ortada. Ben mi göremiyorum yoksa eklemedin mi? Eklemediysen neden eklemedin? :)

Bu arada ben acayip FPS manyağıyım. Şöyle Fear 3, Singularity tarzında hem korku hem FPS önerilerin varsa son oyunlardan dikkatle dinlerim.
Görüşmek üzere. :)

Mclaren dedi ki...

İzleyiciler eski ara yüzde vardı. Blog temasını değiştirince fark edemedim:) Şimdi ekledim.

Korku oyunu için eskilerden (2007 yapımı) birincil görüş horror-survival tarzında Dead Space'i öneririm. Fear, Silent Hill, Resident Evil gibi korku oyunları maalesef aksiyona kaydırılıp özlerini kaybetti. Singularity'i beğenmedim. Pek tavsiye etmem. Zaten salt korku temalı bir oyun değil:)

Bu sene sağlam bir FPS çıkmadı ama Crysis 2'yi doğumuna iki hafta kalmış anne adayı gibi bekliyoruz:) Eskilerden dersen sana geniş bir mail yollarım :)

SirEvo dedi ki...

Singularity'i ben çok beğendim. Tam istediğim tür o benim. Korku olması şart değil ama FPS olsun şöyle adam gibi. Singularity tam biçilmiş kaftandı. :D
Eskilere hiç bulaşmayalım, sistem şimdilik kaldırıyor oyunları. :)
Crysis'in ilk oyunu ve sonra çıkan eklentimsi oyun çok kısaydı. inşallah bu 2. oyun o kadar kısa sürmez. :))

Mclaren dedi ki...

O zaman eski/yeni karışık bir liste yapalım.

- Sniper Ghost Warrior (Sniper varsa her türlü girerim:))

- Metro 2033 (Müthiş grafiklerine rağmen neden bu kadar eleştirilir, anlamam. Tavsiye edilesidir)

- Aliens vs. Predator (Güzel tarafı 3 farklı ırkı da yönetebiliyorsun)

-ArmA 2(Askeri simülasyon oyunu. Yalnız sistemi acayip kasar, can çekiştirir. Benden söylemesi:)

- Call of Juarez: Bound in blood ( Sırf müthiş senaryosundan dolayı oynanır)

- Fallout 3

-Battlefield 2 (Kesin oynamışsındır :))

- Half Life 2 Episode two (Eskidir ama candır, canandır, Gordon Freeman'dır)

-S.T.A.L.K.E.R Shadow of Chernobly

-Multiplayer takılırsan Left for Dead 2

Konsolun varsa;

Kesinlikle Kill Zone 2
Halo 3
Resistance 2

SirEvo dedi ki...

Sniper Ghost Warrior'u hiç beğenmedim ben, bana göre değil. :D

Metro 2033 de sarmadı, o tarz bir şey istemiyorum.

Aliens vs. Predator, bu da çok farklı, isteğim dışında.

ArmA 2, FPS istiyrum abi, simulasyon değil. :)

Call of Juarez: Bound in blood , tek kelimeyle rezil bir oyun, 15 dakkada kaldırdım PC'den. :D

Gerisi eski zaten. :)

Mclaren dedi ki...

Eee FPS kalmadı :))