13 Eylül 2010 Pazartesi

Türkiye 64 - 81 ABD (Gururluyuz)



Yıpratıcı bir Sırbistan maçından sadece 24 saat sonra Amerika gibi atlet bir takıma karşı oynamak kolay değil. Az önce Ntvspor’da maç sonu röportajları seyrettim. Birçok oyuncumuz gece 01:30’da yemekten kalktıklarını, sabahın erken saatlerine kadar uyuyamadıklarını söyledi. Amerika’nın zaferini gölgelemek gibi bir niyetim yok, yanlış anlaşılmasın ama yarı finalden sonraki bir günlük dinlenme, enerjisiyle var olan bir takım için belki çok şey ifade edebilirdi. FIBA umarım ileriki turnuvalarda, en azından yarı final maçlarından sonra takımlara bir soluklanma fırsatı tanır.


Maça gelirsek; milli takım ilk dakikalarda hücumda doğru tercihler kullanarak başladı oyuna. Dışarıdan panik atışları yapmadan sürekli içeri zorlayıp, dribling üzerinden potaya yürümeye çalıştık ve girdiğimiz pozisyonlarda son dokunuşları iyi yapamasak da Ömer, Hidayet ve Ersan’la bol bol serbest atış çizgisini ziyaret ettik. İlk 8 sayımızın 6’sı çizgiden geldi. Iguadala’ya karşı size avantajını elinde tutan Hido’nun ilk periyoddaki iki üçlüğü de o ilk düzlükte elimizi epey rahatlattı. Amerika ise buna en tehlikeli silahı Kevin Durant’le karşılık verdi. Potaya yüklenen rakip guard’ların penetre koridorunu kapatmak için içeriyi biraz kalabalık tutma tercihimiz ve bu sayede rakibin 3 sayı çizgisinin gerisinde yarattığı rahat pas trafiğinin sonunda -her seferinde Kevin Durant’i bulma becerisi savunma direncimizi olumsuz etkiledi. 7/13 üç sayı isabetiyle oynayan genç yıldız bize bayağı zorluk çıkardı.


Skorun 17-17’de eşitlendiği dakikadan sonra savunmada kemerleri sıkan Abd zaman geçtikçe baskıyı artırıp oyun kontrolünü eline aldı. Rakibin atletizmine karşı pota altındaki boy avantajını kullanmamız gerekiyordu ama topu bir türlü boyalı alana indiremedik. Artan top kayıpları ve rakibe verdiğimiz hücum ribaundları da (Westbrook tek başına 3 hücum ribaundu çekti) üzerine eklenince birleşik devletler bunu tabelaya yansıtmakta gecikmedi. Soyunma odasına 10 sayı geride gittik. Abd ilk yarıda Kevin Durant’in yanına ikinci bir skorer ekleyebilseydi farkı daha trajik boyutlara taşıyabilirdi.


İkinci yarıya taraftar desteğiyle yine umutlu başladık fakat Durant’in üç sayı çizgisinin gerisinden peş peşe soktuğu iki killer shot salonda soğuk bir duş etkisi yarattı. Ömer Onan’ın enerjisi, Ender Arslan’ın set üzerinden olmasa da bireysel çabasıyla dışarıdan ürettiği sayılar oyundan kopmamızı bir şekilde engelledi ama Durant’in üçlükleri ilerleyen dakikalarda farkın yeniden tek haneli sayılara inmemesi adına adeta bir tampon işlevi gördü. İkinci yarıda Semih ve Ömer Aşık’ı daha fazla kullanmaya çalıştık fakat iki uzunumuz da topu sürekli potadan çok uzakta alınca o beklediğimiz post move’lar üzerinden skor üretimi gerçekleşmedi. Ender-Ömer Onan-Semih üçlüsü bu çeyrekte uzun süre oyunda kaldı ve yaşadıkları fiziksel düşüş, hücum sonrası geri dönüşlerde ve adam paylaşımında yaşanan sıkıntıyı iyice körükledi.


Kevin Durant’in saha içinde aktif dinlenmeye geçtiği anlarda hücum yükünü Westbrook ve Odom sırtladı. Derrick Rose ve Russell Westbrook gibi şutu zayıf guard’ların atışlarını riske edip bu sayede bir ekstra adamla dışarıya (Durant’e) yardım getirmeye çalışsak da 5 grup maçında sadece 1 üçlük deneyen WBrook bugün çizginin gerisinden 2 ceza şutu soktu. Ersan’dan yine hiç katkı alamadık. Hidayet dışında çift haneli sayılara ikinci bir oyuncu çıkaramadık. Kullandığımız 27 serbest atışın 10'unda karavana attık. Savunmada da turnuvadaki 9. maçımızı oynuyor olmanın etkisiyle ayaklar gitmemeye başlayınca dün bizden 2.5 saat önce, görece daha basit bir Litvanya maçı oynayan Abd’yi devirmek haliyle mümkün olmadı.


Maçın koptuğu son 3-4 dakikalık dilimde taraftar ayağa kalkıp tüm oyuncuları bağrına bastı. Amerika da turnuva öncesi kafalarda soru işaretleri yaratan genç ve mütevazi kadrosuyla namağlup altına uzandı. Turnuvanın Mvp’si seçilen Durant’e hayranlığım bu şampiyonayla birlikte bir kat daha arttı. Hido en iyi 5’e seçildi, göğsümüzü kabarttı. Her şeyiyle müthiş bir turnuva oldu. 2 kez ciddi ciddi kaybetme noktasına geldiğimiz bu organizasyondan alnımızın akıyla çıkmayı başardık.


Bundan sonrası geldiğimiz noktayı koruma, bu tip alışkanlıkları yeni oyuncularla, yeni jenerasyonlarla sürdürme vakti. Tekrar tebrikler 12 dev adam. Tebrikler 12 dev yürek…

Hiç yorum yok: