16 Ağustos 2011 Salı

Tenis Bahisleri Üzerine



Futboldan uzak kaldığımız sıcak yaz günlerinde bülten darlığından ötürü bolca tenis bahisi oynadım. Önceden yalnızca top player’lar hakkında fikir sahibi olan ve sadece Grand slam’leri takip eden bünyem bir anda gece yarılarında ATP tour maçları kovalar hale geldi:) Bu elbette beni bir tenis gurmesi yapmaz yada tenisten anladığım manasına gelmez. Yazacaklarımın da genel-geçer şeyler olduklarını iddia etmiyorum. Maksat; gördüğümüzü paylaşalım.

- Current ranking’lere göre bahis yapmayın.

Futbolda hakkında bilgi sahibi olmadığımız, ‘şu takımdan bir topçu ismi söyle bakalım’ dendiğinde apışıp kaldığımız liglere puan tablosuna bakarak oynamaktan daha yanlış bir şey varsa o da teniste raketlerin Atp sıralamasına bakarak bahis yapmaktır. Futbol, basketbol gibi kolektif sporlarda bu formül bir yere kadar kazandırır fakat tenis tamamen bireysel ve değişkenleri bol olan bir spor. Oyuncunun moral-motivasyonu, zindeliği, son dönemde katıldığı turnuva sayısı, kortun tipi, rakibinin kendisine ters gelme durumu, sakatlık gibi neticeye etki eden bir ton faktör var. Dün Fish-Djokovic finaliyle sona eren, Federer, Nadal ve Andy Murray’nin çeyrek final yapamadan veda ettikleri Rogers Cup bu açıdan güzel bir örnek. Ayrıca sıralamada 20-45 arasında yer alan sporcular arasında gerçekten de çok uçuk bir kalite farkı yok (Özellikle bayanlarda).

- Oyun bahislerine dikkat edin.

Teniste elinizdeki nakti katlamanın en kısa ve çabuk yolu oyun bahislerine yönelmek. Oyuncular birbirlerinin servis oyununu uçuk derecede tehdit etmediği sürece bahis şirketleri genelde servis atan tarafa 1.10-1.35, karşılayan tarafa ise 3,70-4.95 civarı oran açar. Fakat benim her zaman en nefret ettiğim ve en çok kaybettiğim bahis seçeneği olmuştur bu. Öncelikle kazanma ihtimali yüksek diye sürekli tek tarafın kullandığı (kendi) servis oyunlarına oynama yanlışına düşmeyin. Burada 4 puanı alan oyunu kazanır ve Nadal, Djokovic gibi en baba tenisçiler bile her maçta en azından bir-iki kez muhakkak servislerini kırdırır. Bu yüzden bu oyuna yatırıp 3-4 seferde kazandığınız bahisi bir anda tek oyunda kaybedebilirsiniz (Her kupona aynı rakamları yatırdığınızı düşünürsek sonuç kesinlikle bu. Basit matematikle servis oyununa bahis yaptığınız raketin ganyanı 1.20 olsa ve her kupona 100 lira bassanız peş peşe dört bahisi tutturmanız durumunda 80 lira kar edersiniz. Fakat 5. oyunda servisini kırdırırsa direkt 20 lira içeri girersiniz). İkincisi ‘ben canlıdan izlerim abi, maçın gidişine göre oynarım’ da demeyin. Ben sette 5-0 öndeyken ve oyunu süpürürken 6. oyunda acayip biçimde servisini kırdıran çok tenisçi gördüm. ATP Bastad’da Diego Junqueira’yı 6-0 ve 6-1’lik setlerle geçen Soderling’in bu maçta kaybettiği tek oyunda kendi servisini kırdırması gördüklerim arasında özellikle de maçın gidişatını hesaba kattığımda benim için en akıl almaz olanıydı.  

Burada nacizane tavsiyem; bayanlar maçlarında servisi karşılayan tarafa çok da yüklü olmamak kaydıyla bahis yapmanız yönünde. Çünkü bayanlarda servis kırılma yüzdesi erkeklere göre çok daha fazla ve oranlar 3.70-4.95 civarı seyrettiği için tutturacağınız bir kupona karşılık yine bu oyunda başarısız olan diğer 4-5 denemenizi amorti edebilme şansınız var (Üstteki örneğin tam tersi).  

- Grand Slam önceleri…


İlginç gözlemlerimden biri de; Grand Slam’lere bir hafta kala oynanan turnuvalarda top seed’lerin maçları pek iplemedikleri şeklinde. Buradan genel bir kanı yaratmak elbet zor ama 2011 Australia Open öncesi yapılan WTA Sydney’de 1 numaralı seri başı Wozniacki’nin ilk turda bay çektikten sonra ikinci turda D. Cibulkova’ya, 2 numaralı seri başı Zvonareva’nın da aynı turda F. Pennetta’ya yenilmesi, yine Wimbledon öncesi Aegon International’da kadınlarda turnuvanın 2 numaralı seri başı Li Na ile erkeklerde 1 numaralı seri başı Tsonga’nın ikinci turda elenmeleri, diğerleri kadar çarpıcı olmasa da Fransa Açık öncesi Nice’in 1 numarası David Ferrer’in çeyrek finalde Dolgopolova’ya kaybetmesi başlığı desteklemek adına pek de yabana atılır veriler değil.


- Bu tenisçilerden uzak durun.

Ana Ivanovic ve Jelena Jankovic’in maçları sürprize en gebe maçlar. İkisi de inanılmaz formsuz. Evde oturmaktan sıkılmışlar da sırf şenlik olsun diye turnuvalara iştirak ediyor gibiler. Rakipleri kim olursa olsun bu oyuncuların lehine bahis yapmayın. Fırsatçılar için tavsiyem; ikisinin de sıralamadaki yerleri yüksek olduğu için kendi altlarındaki tenisçilerle oynarken oranlar 1.08’e 3.80 gibi açılıyor. Burada sürprize yönelip rakip tenisçilere oynamak mantıklı bir pick olabilir (Ivanovic’e kaybettiği son maçta verilen oran 1.12’ydi).

Bununla birlikte Caroline Wozniacki 1 numara olmasına karşın en güvenmediğim tenisçiler arasındadır. Sakatlığından dolayı Wimbledon’a katılamayan ve Rogers Cup’a da sakatlığı yüzünden veda eden Kim Clijsters’dan da bir süre uzak durmak gerek. Erkeklerde de Gael Monfils yavaş yavaş bu kategoriye girmek üzere.

- Formda raketler

Novak Djokovic bir numaraya çıktıktan sonra buraları hak ettiğini kanıtlamak istercesine işe yeni başlayıp patronunun gözüne girmek için yardıran taze personel edasıyla müthiş özverili oynuyor ve pek yenilecekmiş gibi durmuyor. Mardy Fish, Farmer Classic ve Rogers Cup’ta finallerde kaybetmesine rağmen yükselen değerlerden. Ernest Gulbis, Janko Tipsarevic ve Andreas Seppi de şu sıralar Victor Troicki, Gael Monfils gibi formsuz ama üst sıralarda yer alan raketlere karşı sürpriz kuponlarda yüksek oranlardan değerlendirilebilir. 

Bayanlarda ise sakatlık dönüşü 192. sıraya kadar düşen Serena müthiş bir geri dönüş yapıp Stanford'dan sonra Rogers Cup'ta da zafere yürüdü. Yine bayanlarda Marion Bartoli (Rogers Cup'a erken veda etmesine rağmen), daha alt sıralarda Sabine Lisicki, Lucie Safarova plaseler...

Hiç yorum yok: